Cahit Sıtkı Tarancı


Haber bülteni üyeliği

cahitsitkitaranci » Neden Dante

Neden DANTE

Cihannüma'da beni en çok, sizlerden gelen mektuplar, bu arada sualler ilgilendirir. Dil Yâresi yazıları daha uzun zaman alır. Ha bire tekrarladığım gibi, ben dilci değilim. İşini dil aracılığıyla gören herkes kadar, sayesinde ekmek paramızı kazandığım Türkçe'ye saygıda kusur işlememeye özen gösteririm. Meslekten dilci olmadığım için, aradığımı bulmakta da zorlanırım.
Sualler sadece dil konusunda sorulmuyor. Hakkımda yaygın bir yanılgı daha var, adım ansiklopediciye çıkmış. Evet, birçok ansiklopediyi hazırlayanlar listesinin başında benim adım var. Yayın Müdürü diye bir paye verilmiş olması, o insanın ansiklopedide veya sözlükte yer alan bütün maddelerin yazarı olduğu, orada yazılı her şeyi bildiği anlamına gelmez ki.
Öyle olsaydı şayet, her hafta Kenan Işık'ın karşısındaki sandalyeye tüner, hayatımı bu yoldan kazanır, «dâr-ı dünya»da kimseye muhtaç olmadan gül gibi geçinip giderdim.
Öyle olmadığı halde, hayatımın yarıya yakınını, on binlerce sayfada yer alan yanlışların hesabını verme konumunda geçirdim. «Afur tafur değil, onun doğrusu afra tafra'dır» mı dedim? Vaaay efendim, çıkardığı ansiklopedide afur tafur maddesi var, ama adam farkında değil, diye kubaranlar çıktı karşıma. O dediğiniz, İstanbul Türkçe'sindeki afra tafra'nın halk dilinde bozulmuş şeklidir, diye hesap vermeniz gerekir.
Şikâyetim okurlarımdan ve bana sual sorulmasından değil, vakit yetiştirememekten; bu yüzden cevap vermekte gecikmekten.
*
Şimdi müsaadenizle, beni bugün şekvacı durumuna düşüren suale geliyorum.
Soran Türkay Demir. E-posta tarihi 9 mart pazar. Demek ki bir hafta sonra cevap verebiliyorum. Suali görür görmez, cevap vermekte zorlanacağımı anlamıştım. Hani insanın zihninde hep asılı duran, dilimin ucundaydı dediğimiz türden, sormaya çeyrek kala sualler vardır, işte bunlardan biriydi.
O akşam eve dönerken Serdar'a danıştım:
- Bir okurum Otuz Beş Yaş şiiriyle ilgili güç bir sual sordu bana, dedim.
Bir sual de o sordu, dilinin ucundaymış gibi:
- «Dante gibi ortasındayız ömrün» dizesinin ne anlama geldiğini mi?
Evet, bunu sordu.
Çok yıllar önce, biz bu suali kendimize sorduk gibi geliyor bana. Kimlerdi, hatırlamıyorum. Cevabını bulduk mu, bulamadık mı? Hafızam bomboş.
Yeniden aradım.
Elimin altındaki ansiklopediler bu konuda bana yâr olmadı.
Dante Alighieri, 1265'te Floransa'da doğdu, 1321'de Ravenna'da öldü. Yenilikçi bir şairdi. Büyük aşkı Beatrice'yi kaybettiğinde (1290), henüz 25 yaşındaydı.
Siyasete karıştı. Kurullara seçildi. 1301'de zimmetine para geçirmekle suçlanıp Floransa'dan sürüldü; bu sevgili şehre bir daha dönemeyecekti. 36 yaşında gönderildi sürgüne. Acaba mı? Yolun yarısı dediği Floransa'dan ayrılışı olabilir mi?
Sanmam. Ertesi yıl yakılarak idama mahkûm edilmek gibi bir fevkaladelik var hayatında. Nirengi noktası olarak siyasî bir olayı alsaydı, bu, sürgün kararı yerine idam kararı olmak gerekmez miydi?
Biz aradığımızı Dante'nin hayatında değil, gene şaheserinde bulacağız diye, ağırlığı İlahî Komedya'ya verme kararı aldık. 14 233 mısralık efsane şiire. (35 yaşın ne anlama geldiğini bilenler, bu satırları okurken kıs kıs gülse de, bizim «hâl-i pürmelâli»miz buydu.)
Sonunda Lerna aradığımız bilgiyi, «La Libreria di Dora»nın İnternet sitesinde buldu. (Burada İlahî Komedya'nın konusunu özetlemeye filan kalkmıyorum, içinden çıkabileceğim iş değil.) Bu efsanevî (ve hayalî) gezide ona şair Vergilius ile Beatrice'nin rehberlik ettiklerini söylemekle yetineyim.
Dante, İlahî Komedya'yı sürgünde olduğu 1304-1321 yılları arasında yazdı. Kendisi «Hayat yolumuzun orta yerinde» diyordu (Nel mezzo del cammin di nostra vita). Sözünü ettiği zaman 1300 yılı baharıydı, Paskalya günleri. Dante tam 35 yaşındaydı (O günlerin ölçüsüyle, hayat yolculuğunun da tam ortası.)
Öbür âlemde yapacağı yolculuk, her şeyin sona erdiği, yolun bittiği yerde başlıyordu. O günün tarihini günü gününe verenler de var: 1300 yılı, 7 nisan'ı 8'e bağlayan kutsal cuma gecesi. Şair, Cehennem bölümünde, Birinci Şarkı'nın dizelerinde,
Hayat yolumuzun orta yerinde / Karanlık bir ormanda buldum kendimi
diyor. Bundan ötesi boşluk ve yokluk. Yani ilahî yolculuğun başlangıcıdır.
                                                Hakkı Devrim.
      GÜLDESTE 
     Ölümden Sonra

Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak...

Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aksimizden eser yok. 
      Cahit Sıtkı Tarancı.
                                                       Kaynak : Radikal Gazetesi ( Hakkı Devrim)

Editör Bilgileri

Rsn


Editöre Ulaşın

Oylama

Cahit Sıtkı Tarancı Sitemizi Nasıl Buldunuz

Çok Güzel

Güzel

İdare Eder

Çok Kötü

En Son Güncellenenler

ikinci-jeanpaul
freebsd
apiterapi
aramamotorlari
uyku
kazimkoyuncu
peyzaj

Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Gizlilik Sözleşmesi | Üye Girişi